Mars’ı Dünya’ya emsal yaşanabilir bir gezegene dönüştürme fikri, uzun yıllar bilim kurgu romanlarının ve sinemalarının konusu olarak görülüyordu. Lakin son periyotta bilim insanları bu fikre gerçek manada odaklanmaya başladı.
SpaceX ve başka uzay şirketlerinin en büyük amacı Mars’a ulaşmak ve bu gaye yaklaştıkça, Mars konusundaki tartışmalar da büyüyor. Gelişen teknolojiler ve artan bilimsel araştırmalar sayesinde, Kızıl Gezegen’i “terraform” etme, yani iklimini ve atmosferini dönüştürme fikri, bilim etraflarında giderek daha fazla ciddiye alınmaya başlandı. Pioneer Labs CEO’su Erika DeBenedictis de bu amaç için çalışanlardan biri. DeBenedictis, SpaceX’in Starship üzere ileri uzay araçları ve sentetik biyoloji alanındaki yeniliklerin, bu devasa projenin bir gün gerçeğe dönüşebileceğine dair umutları artırdığını belirtiyor.
İddialı planın temelde üç etabı bulunuyor. Birinci olarak, Mars’ın dondurucu soğuk iklimini ısıtmak ve atmosferine sera gazları ekleyerek gezegenin daha ılıman bir hale gelmesini sağlamak hedefleniyor.
İkinci basamakta, Dünya’daki kuvvetli şartlara dayanabilen ekstremofil mikroplar Mars’a taşınarak, gezegenin biyolojik dönüşümüne yer hazırlanacak. Son basamakta ise, karmaşık bir biyosfer oluşturarak, bitki ve hayvan hayatını destekleyecek bir ekosistem kurulması düşünülüyor.
Peki ya Mars’taki eski hayat kalıntıları?
Ancak Mars’ı yaşanır kılma gayretleri, beraberinde değerli etik tartışmaları da getiriyor. Bilim insanları, Mars’ın potansiyel eski ömür formlarına ilişkin delilleri barındırabileceği ve terraformasyon sürecinin bu ispatları yok edebileceği konusunda kaygılar taşıyor.
Öte yandan, projenin Dünya’nın çevresel sıkıntıları için bir “B planı” olabileceği, uzay keşifleri için bir üs sağlayabileceği ve insanlığın uzaydaki geleceği için kritik bir adım teşkil edebileceği de savunuluyor. Bu devasa dönüşümün gerçekleşmesi için daha fazla araştırma, deney ve teknolojik yeniliğe muhtaçlık duyulduğu vurgulanıyor.
