Microsoft’un kurucusu ve teknoloji dünyasının en tesirli isimlerinden biri olan Bill Gates, 2005 yılında yaptığı bir açıklamada, o periyot tepede olan Apple iPod’un uzun ömürlü olmayacağını öngörmüştü. Bu öngörü, bugün geriye dönüp bakıldığında son derece isabetli görünse de, o yıllarda iPod’un yükselişi durdurulamaz üzere görünüyordu.
Apple’ın müzik çaları iPod, 2000’li yılların ortasında her yıl milyonlarca satılıyor, dijital müzik dünyasında ihtilal yaratıyordu. İnsanların müzikle kurduğu alakayı büsbütün dönüştüren bu aygıt, Apple’ı da periyodun en yenilikçi markalarından biri haline getirmişti. Lakin Mayıs 2005’te, Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ) gazetesine verdiği röportajda Bill Gates, iPod’un bu muvaffakiyetinin kalıcı olmayacağını, daha fonksiyonel aygıtların yakın gelecekte bu tıp tek hedefli eserlerin yerini alacağını söyledi.
Gates’in vizyonu, sadece iPod’un sonunu değil, birebir vakitte taşınabilir bağlantının gideceği istikameti de öngörüyordu. Akıllı telefonların, sırf müzik değil, birçok farklı fonksiyona sahip olması gerektiğini ve tüketicilerin bu cins çok taraflı aygıtlara yöneleceğini belirtti. Şimdi iPhone’un bile tanıtılmadığı bir periyotta yapılan bu kestirim, teknolojik dönüşümün suratına dair güçlü bir sezgiye işaret ediyor.
Microsoft fırsatı kaçırdı
Gates, o yıllarda yaptığı öbür bir konuşmasında da taşınabilir aygıtların gelecekte yazılım merkezli olacağını, yani donanımdan çok yazılımla farklılaşacağını lisana getirmişti. Ona nazaran, bu gelişme Microsoft için büyük bir fırsattı. Ne var ki, o fırsat diğer şirketler tarafından değerlendirildi. Bugün taşınabilir dünyanın hakim yazılım platformları olan Android ve iOS, sırasıyla Google ve Apple’ın denetiminde. Microsoft’un Windows Phone ile bu pazarda tutunamaması ise Gates’in öngörülerinin her vakit kendi şirketi lehine sonuçlanmadığını gösteriyor.
Yine de Gates’in değerlendirmesi büyük oranda doğrulandı. iPod, vakitle piyasadan silindi ve yerini akıllı telefonlara bıraktı. Bu dönüşümde farklı bir ironi de mevcut: iPod’un yerini alan aygıt, yeniden Apple’ın eseri olan iPhone oldu. Apple, bu geçişi kendi yönetti ve iPod’un sona erdiği vakti şahsen kendisi belirledi.
Gates, 2005’te yaptığı değerlendirmede şunları söylemişti: “Apple ne kadar güzel olursa olsun, iPod’un uzun vadede bu pozisyonunu koruyacağını düşünmüyorum. Apple, bir vakitler grafik arayüzlü Macintosh bilgisayarlarla öndeydi ancak bu avantajı yitirdi. Tüketiciler daha fazlasını ister ve o imkanlara da ulaşırlar.”
Bugün geldiğimiz noktada, bu kelamların altını çizmek mümkün. Kullanıcılar hakikaten de daha fazlasını istedi. Akıllı telefonlar; müzik dinlemenin ötesine geçerek irtibat, fotoğrafçılık, oyun, alışveriş, iş takibi ve daha pek çok alanda vazgeçilmez hale geldi. iPod ise, dijital müziğin sembolü olarak tarihteki yerini aldı.
Apple, iPod’un dönemini kapatırken bile pazarı yönlendiren marka olmayı sürdürdü. iPhone ile başlattığı yeni periyot ve App Store ekosistemi, kullanıcıların aradığı tüm fonksiyonları tek bir aygıtta sunarak Gates’in bahsettiği “daha fazla imkan” arayışını ziyadesiyle karşılamış oldu.
