Apple’ın yeni taşınabilir işletim sistemi iOS 26 için halka açık birinci beta sürümü yayımlaması bekleniyor. Lakin bu yıl takvim, alışılmışın dışında ilerliyor. Evvelki yıllarda Apple, iOS’un açık beta sürümlerini çoklukla temmuz ayının birinci yarısında kullanıma sunuyordu. iOS 16’nın betası 11 Temmuz 2022’de, iOS 17’ninki 12 Temmuz 2023’te, iOS 18’in birinci açık betası ise 15 Temmuz 2024’te yayımlanmıştı.
Bu yıl ise durum farklı görünüyor. Şimdi resmi bir açıklama yapılmamış olsa da, emniyetli kaynaklardan biri olan Bloomberg müellifi Mark Gurman’a nazaran, iOS 26’nın açık betası 23 Temmuz civarında yayımlanabilir. Apple’ın gecikmeye ait rastgele bir açıklamada bulunmaması, kullanıcıların merakını daha da artırıyor.
Apple’ın evvelki sürümlerdeki beta yayımlama takvimine bakıldığında, şirketin genel olarak haziran sonu ya da temmuz başında harekete geçtiği görülüyor. Örneğin iOS 9’dan bu yana yayımlanan açık beta sürümlerinin birden fazla bu vakit aralığında yayımlandı. Bu nedenle iOS 26’nın hala kullanıma açılmamış olması, alışılmış sistemin dışına çıkıldığı manasına geliyor.
Neden gecikti?
Gecikmenin kesin nedeni açıklanmasa da, birtakım muhtemel sebepler öne çıkıyor. Apple’ın son yıllarda daha temkinli bir beta süreci yürüttüğü biliniyor. Şirketin bilhassa açık betaları paylaşmadan evvel sistemdeki kusurları ayıklamaya daha fazla vakit ayırdığı gözleniyor. Bu yıl, iOS 26 ile birlikte gelen yeni isimlendirme sistemi ve “Liquid Glass” olarak tanımlanan tasarım lisanı üzere yeniliklerin, süreci biraz daha karmaşık hale getirmiş olması beklenen.
Haziran ayında geliştiricilere sunulan birinci beta sürümde Liquid Glass tasarımı büyük ilgi görse de, kullanıcılar arasında görüş birliği sağlanamadı. Kimi kullanıcılar bu yeni görsel lisanı fazla radikal bulurken, kimi de çağdaş ve etkileyici buldu. Apple, gelen geri bildirimler doğrultusunda üçüncü geliştirici beta sürümünde bu dizaynda birtakım değişiklikler yaptı. Fakat bu defa de birinci tasarımı benimseyen kullanıcılar hayal kırıklığı yaşadı.
Tüm bu süreç, Apple’ın kullanıcı reaksiyonlarını dikkatle izlediğini ve sonuncu kararı vermeden evvel olabildiğince istikrar kurmaya çalıştığını gösteriyor. Bu tıp estetik ve fonksiyonel değişikliklerde ortak bir hissede bulmak kolay değil. Gecikmenin ardında, hem teknik kararlılık sağlamak hem de kullanıcı beklentilerini karşılayacak bir orta yol bulmak hedefi olabilir.
