Şarj edilebilir hibrit araçlar; etraf dostu alternatifler olarak tanıtılsa da, bu araçların gerçek emisyon pahaları endişe yaratıyor. Avrupa Çevre Ajansı (EEA) ve çevreci sivil toplum kuruluşu Transport & Environment (T&E) tarafından yayımlanan son datalar, durumun sanılandan çok daha makus olduğunu ortaya koyuyor. Rapora nazaran, bu araçlar resmi testlerde belirtilenin tam beş katı kadar daha fazla karbon salıyor.
Hibrit araçlar, tabiata ziyan mı veriyor?
2023 yılında trafiğe çıkan ve yakıt tüketim sayaçları ile takip edilen 127 binden fazla fişli hibrit arabanın ortalama karbondioksit emisyonu kilometrede 139 gram olarak ölçüldü. Meğer bu araçların resmi WLTP testlerindeki pahası yalnızca 28 g/km.
Benzer bir tablo, 2022 ve 2021 yıllarında da gözlemlendi. 2022’de resmi paha 33 g/km iken gerçek tüketim 137 g/km, 2021’de ise resmi ortalama 38 g/km iken ölçülen bedel 134 g/km oldu. Bu bilgiler, fişli hibrit araçların kağıt üzerinde sanıldığı üzere etraf dostu olmadığını gösteriyor.
Bu tutarsızlığın gerisinde, laboratuvar ortamında yapılan ve gerçek hayat şartlarını yansıtmayan emisyon test usulleri yatıyor. Testlerde, aracın batarya ile ilerlemesi için gereken müddet yüksek tutuluyor, bu da emisyon bedellerini yapay olarak düşük gösteriyor.
Ayrıca, kullanıcıların araçlarını tertipli şarj etmemesi de içten yanmalı motorun daha sık devreye girmesine ve emisyonların artmasına neden oluyor. Bu sorun, bilhassa ani hızlanma ya da yokuş çıkma üzere durumlarda da kendini gösteriyor.
