Star Wars: Knights of the Old Republic, Mass Effect, Jade Empire, Never Winter Nights, Star Wars: The Old Republic, Baldur’s Gate üzere efanevi oyunları duymamış olamazsınız. İşte bu oyunların imalcisi olarak tanıdığımız Bioware, tekrar çok sevdiğimiz Dragon Age serisinin devam oyunu Dragon Age: The Veil Guard’ı bitirip oyuncuların beğenisine sundu. Fakat bu yeni Dragon Age oyunu beklentilerimizi karşılıyor mu, yoksa bir hayal kırıklığı mı yarattı, bu incelemede bu kritik soruya yanıt arayacağız.
Dragon Age: The Veil Guard, BioWare’ın efsanevi Thedas kozmosuna dönüş yaptığı bir aksiyon RPG oyunu olarak dikkat çekiyor. On yıllık bir ortanın akabinde gelen bu üretim, bu kozmostaki karakterlerimizden elf abimiz Solas’ın ihanetinin akabinde parçalanmış bir dünyayı yine bir ortaya getirmeye çalışan bir kahramanın kıssasını sunuyor.
Oyunun güçlü yanları ortasında derin kıssa anlatımı ve karakter odaklı ilerleyiş öne çıkıyor. Yoldaş sistemindeki ayrıntılar ve atmosferik dünya tasarımı övgü alacak kadar gelişmiş. Ayrıyeten oyun, piyasadaki en hoş görsel atmosfere sahip oyunlarından biri olabilir çünkü görseller Thedas’ın şimdiye kadarki en etkileyici tasvirini sunuyor.
Peki bu kadar hoş görünen bir oyun, tıpkı vakitte hayal kırıklığı da yaratabilir mi?
Oyuna baştan başlayalım…
The Veil Guard, klasik bir RPG/aksiyon oyunundaki üzere karakter yaratma ekranıyla başlıyor ve burada karakterinize çok etkileyici bir görsellik kazandırabiliyorsunuz. Bu da oyuncuların öyküye kendi şahsî dokunuşlarını katmalarına imkan tanıyor.
Oyuna başladığınızda ise sizi hikayeye ısındıracak uzun oyun içi animasyonlar ve başlangıç misyonu diyebileceğimiz bir çatışma süreciyle karşılaşıyorsunuz ki, bu sayede hem mevcut oyun hem de geçmiş hakkında değerli derecede bilgi edinmeniz mümkün oluyor. Ayrıyeten şunu da fark ediyoruz ki dövüş sistemi, serinin evvelki oyunlarına kıyasla daha akıcı ve tatmin edici bir tecrübe sunuyor. Lakin sanki Dragon Age oyuncusu daha akıcı bir dövüş sistemimi istiyor, yoksa daha güçlü bir RPG sistemimi istiyor, işte burada yaman bir çelişki devreye giriyor.
Oyunun merkezinde Thedas’ın mukadderatını belirleyecek büyük olaylar ve Solas’ın tesiri bulunuyor. The Veil Guard, öyküsünü daha ferdî bir düzlemde işleyerek, oyuncuyu karakterlerinin duygusal seyahatine dahil ediyor. BioWare’ın kıssa anlatıcılığı konusundaki deneyimi, oyundaki diyalogların derinliği ve ahlaki seçimlerin zorluğu sayesinde kendini hissettiriyor. Lakin bu seçimlerin oyunun genel gidişatına tesirinin sonlu olması, birtakım oyuncuları hayal kırıklığına uğratabilir.
Oyunun dövüş sistemi, tıpkı anda yoldaşlarınızı da yönetmenizi sağlıyor ve oyunu kısa bir an için dondurup kimin kime nasıl saldıracağını belirleyebiliyorsunuz. Bu sırada devreye oyuncunun ve ekip arkadaşlarının yetenekleri devreye giriyor. Örneğin bir ekip arkadaşınız sizi iyileştirebilirken başkası düşmanı kısa bir mühlet için dondurabiliyor.
Burada yetenek ağacının çok büyük olduğunu da hatırlatmak lazım. Fakat asıl büyük hayal kırıklığı bu yetenek ağacının tam manasıyla bir RPG oyuncusuna değil de, aksiyon oyuncularına hitap etmek için hazırlanmış olması. Oynanış sırasında da bunun tesirini görüyorsunuz ve şunun farkına varıyorsunuz. Bu oyun aslında RPG süsü verilmiş bir aksiyon oyunu.
Örneğin, yetenek ağacında açtığınız yetenekler çoğunlukla bir “kombo” oluyor. Yani siz bir yetenek değil, bir kombo açıyorsunuz ve bu komboyu yapabildiğiniz sürece yetenek ağacı işe yarıyor. Yarım saniye ortayla sağ tuşa basıp sonra bir de sol tuşa basmak, bir yetenek değil. Bu bir kombo! Sahiden yetenek ağacı görmek istiyorsanız, Warhammer 40K: Rouge Trader’ı oynamanızı tavsiye ederim.
Ya da Bioware’in öbür oyunlarına bakabilirsiniz. Ya da Obsidian’ın klasik Pillars of Eternity serisine bakabilirisniz. Yahut Larian’ın Divinity serisini oynamak isteyebilirsiniz. RPG deyince benim aklıma birinci gelenler bunlar. Dragon Age: The Veil Guard ise çok harikulade bir atmosfere ve grafik dizaynına sahip, süratli kombolarla oynanan bir aksiyon oyunu olmuş. Sanki üretimci satış başarısı yakalamak için God of War’u mu kendine referans almış diye düşünmeden edemiyoruz.
Oysa Dragon Age dünyası, yeni bir Baldur’s Gate olacak kadar güçlü ve yüksek potansiyele sahipti. İkinci bir Baldur’s Gate 3 olayıyla karşıya kalabilirdik fakat şu haliyle, RPG oynamak isteyenlere çok tavsiye edebileceğimiz bir oyun değil.
Sonuç
Yine de, Dragon Age dünyasını ve Bioware’ı seviyorsanız, ki bizce sevmelisiniz, çünkü Dragon Age: The Weil Guard mükemmel atmosferi ve varlıklı hikayesiyle oynanması gereken oyunlardan biri. Ferdî olarak şikayet edebileceğim mevzulardan biri karakterlerin çok fazla “woke kültürüne” yaranmaya çalışan manzarası olmuş. Yani bu oyun büsbütün hayal eseri fantezi bir cihanda geçiyor. Elfler var, dünyaya inip sağa sola saldıran yarı rabler var. Zombiler falan bile var. Burada da woke kültürü olmayıversin arkadaşım. Ben şahsen 6 yaşımdan beri uyanığım, başka oyun sever arkadaşların da uyanık olduğuna kuşkum yok. İtici olan şey “woke”u yalnızca hal olarak, karakterlerin görünüşü, yürüyüşü, sesi, duruşu yahut tonlamlarıyla tabir etmeye çalışmak. Bunun yerine hikayenin içine makus kalpli inhisarlar, tiranlar, ezilen köleleştirilmiş beşerler üzere öğeler katılsa, geniş toplulukların beyinlerin, niyet biçimlerini uyandırmak ismine daha efektif sonuçlar alınabilir. Ölümcül bir çatışmanın ortasında anlamsızca “kırıtan” karakterler, oyunun atmosferini bozmaktan öteki bir şey yapmıyor. Neyse… Bu da benim şahsî şikayetim olsun. Lakin genel olarak oyun hoş ve Bioware’i seviyorsanız oynamalısınız. Bioware’i tanımıyorsanız, başka oyunlarıyla birlikte bunu da oynamalısınız. Ancak evvel eski oyunlarından başlayın.
Künye
- Developer: BioWare
- Publisher: Electronic Arts
- Tür: Aksiyon, RPG gibimsi
- Platform: PC, Xbox X|S, PS5
- Web: www.bioware.com
