Almanya’nın Schleswig-Holstein eyaletinin 2021’de aldığı kararın akabinde emsal bir adım bu sefer Danimarka’dan geliyor. Danimarka hükümeti, Microsoft’un kapalı kaynak yazılımları yerine açık kaynak tahlillere yönelme hazırlığında.
Yaklaşık iki buçuk yıl evvel Almanya, kamu kurumlarındaki 30.000 bilgisayarı Microsoft Office ve Windows’tan uzaklaştırarak, açık kaynaklı LibreOffice ve Linux tabanlı sistemlere geçirmeyi planladığını duyurmuştu. Geçişin 2027’ye kadar tamamlanması hedefleniyor. Artık Danimarka da birebir yolu izlemeyi pahalandırıyor.
Danimarka Dijital İşler Bakanı Caroline Stage Olsen, lokal medya kuruluşu Politiken’e verdiği demeçte, kendi bakanlıklarının önümüzdeki ay Microsoft eserlerinden LibreOffice’e geçiş yapmayı planladığını açıkladı. Bakanlık, birinci etapta Office 365’i bırakmayı hedefliyor.
Olsen, bu adımın sadece bir yazılım değişimi olmadığını vurguladı. Emellerinin, kamu kurumlarını makul birkaç büyük teknoloji sağlayıcısına bağımlı hale getiren yapıdan uzaklaştırmak olduğunu söyledi. “Elbette başta kimi zorluklar olabilir” diyen Olsen, sistemin birinci etapta beklenildiği üzere işlememesi durumunda süreksiz tahlillerin devreye alınabileceğini, hatta kısa müddetliğine eski sisteme dönmenin bile gündeme gelebileceğini belirtti. Ancak tekrar de, “Başlamazsak hiçbir yere varamayız” diyerek bu sürecin ertelenmemesi gerektiğini savundu. Şimdiye kadar bakanlık işçisinin bu geçişe olumlu yaklaştığı belirtiliyor.
Siyasi gelişmeler ve Trump etkisi
Bu kararın gerisinde yalnızca teknik nedenlerin değil, siyasi gelişmelerin de tesirli olmuş olabileceği konuşuluyor. Örneğin, yakın geçmişte Milletlerarası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Karim Khan’ın, Trump devrindeki yaptırımlar nedeniyle Microsoft hesabına erişimini kaybetmesi bu bahiste hatırlatılan örneklerden biri. Ayrıca, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın Danimarka’ya bağlı özerk bölge Grönland’a yönelik ilgisi de vaktinde diplomatik tansiyon yaratmıştı.
Tüm bu gelişmeler, dijital altyapıda dışa bağımlılığın sadece teknik bir sıkıntı değil, birebir vakitte siyasi ve stratejik bir husus haline geldiğini bir kere daha gösteriyor. Danimarka’nın attığı bu adım, yazılım tercihlerinin artık sırf kullanım kolaylığı ya da maliyetle değil, tıpkı vakitte bağımsızlık ve denetim sıkıntısıyla de ilgili olduğunu ortaya koyuyor.
