Evlat ayrımı, günümüzde birçok ailenin konuşmaktan kaçındığı ancak derin yaralar açan bir sorundur. Oysa aile, çoğumuz için sevgi, güven ve adaletin simgesi olmalıdır. Ne var ki son yıllarda birçok insan şu cümleyi kuruyor:
“Kendi ailemden gördüğüm ayrımcılık, dışarıdaki hiç kimseden görmediğim kadar derin.”
Evlat Ayrımı Sessiz Bir Yaradır
Evlat ayrımı, ne yazık ki hâlâ pek çok evde konuşulmadan yaşanıyor. Bir evlat başarılı olduğu, daha fazla kazandığı ya da daha kolay yönetilebildiği için baş tacı edilirken; diğer evlat, aynı çabayı gösterse de küçümsenebiliyor, dışlanabiliyor, yok sayılabiliyor.
Evlat Ayrımında Para, Sevginin Yerini Alıyor
Günümüzde maddi çıkarlar, duygusal bağların önüne geçmeye başladı. Birçok anne-baba, evladı ile olan ilişkisini kazançlarıyla ölçer hâle geldi. Artık sadece daha fazla para kazanan ya da menfaat sağlayan çocuk önemseniyor. Diğerleri ise aranmıyor, sorulmuyor, adeta unutuluyor.
Ancak unutulmamalı ki:
Para, değerli olabilir ama insanın kalbini doldurmaz.
Evlat ayrımı yapan bir aile modeli, uzun vadede sadece kırgınlık ve yabancılaşma üretir.
Evlat Ayrımı Yerine Ailede Adalet Gerekir
Bir ailenin gerçek gücü, evlatlarını eşit sevmesinde ve adaletli davranmasında yatar. Sevgi, sadece başarıya değil; çabaya, sadece varlığa değil; var oluşa verilmelidir.
Her evlat farklıdır, ama hiçbir evlat daha az sevilmeyi hak etmez.
Çünkü evlat sevgisi, kıyasla değil kalple ölçülür.
Son Söz: Evlat Ayrımı Kalpte İz Bırakır
Evladınızı kazancına göre değil; vicdanına, karakterine ve yüreğine göre sevin. Hayat gelip geçer. Geriye bir annenin, bir babanın bıraktığı iz kalır.
İzin sevgi olsun, izin adalet olsun. Evlat ayrımı değil, evlat sevgisi hatırlansın.