Sucker Punch Productions, Ghost of Tsushima’nın başarısının ardından Japon tarihinin bir başka dönüm noktasına ışık tutuyor. Yeni oyun Ghost of Yotei, oyuncuları 1603 yılına, Edo döneminin başlangıcına götürüyor. Bu kez hikâye, Hokkaido’nun vahşi topraklarında, intikam arayışındaki samuray Atsu’nun gözünden anlatılıyor. Oyun, yalnızca bir kılıç ustasının yolculuğunu değil, Japonya’nın kuzeyinde yaşayan yerli Ainu halkının kültürel mücadelesini de sahneye taşıyor.
Ghost of Yotei’de Ainu Halkı Tokugawa Japonya’sının Gölgesinde
Ghost of Yotei, Japonya’nın en huzurlu dönemi olarak bilinen Edo döneminin ardındaki sert gerçekleri gösteriyor. Tokugawa Ieyasu’nun şogun ilan edildiği yıl başlayan hikâyede, Ezo adasında yaşayan Ainu halkı ve güneyden gelen Matsumae klanı arasındaki kültürel çatışma ön planda. Oyuncular, Atsu’nun intikam yolculuğunda bu iki halkın çatışan dünyalarına tanıklık ediyor.
Oyun, Ainu halkının doğa ile uyumlu yaşam tarzını, ritüellerini ve ruhani inançlarını büyük bir saygıyla işliyor. Özellikle “Kamuy” olarak adlandırılan doğa ruhlarına yönelik inanç sistemi, oyunun anlatısına derin bir anlam katıyor. Atsu’nun Ainu köylerinde geçirdiği sahnelerde, yerel halkın adalet, paylaşım ve doğayla denge kavramlarına bakışı oyuncuya aktarılıyor. Bu kültürel detaylar, oyunu yalnızca bir aksiyon deneyimi olmaktan çıkarıp, tarihsel bir belgesel havasına sokuyor.
Ancak Ghost of Yotei’nin asıl gücü, bu huzurlu görüntünün altındaki sömürgeci dinamikleri ortaya koymasında yatıyor. Matsumae klanı, ticaret ve politik ittifaklarla Ainu halkını ekonomik bağımlılığa sürüklerken, yerli halkın yaşam alanlarını giderek daraltıyor. Oyunda bu durum, bir köprünün inşası sırasında yaşanan çatışmayla sembolize ediliyor — görünürdeki düşman haydutlar değil, topraklarını korumaya çalışan Ainu köylüleri.
Yüzyıllar süren bu baskı, nihayetinde 1669’daki Shakushain İsyanı ile doruğa ulaşıyor. Ghost of Yotei, bu isyanın başlangıcına kadar olan süreci ustalıkla anlatıyor; Ainu halkının direnişi, oyun boyunca yavaş yavaş filizleniyor. Olaylar tarihsel gerçekliğe dayanıyor olsa da, Atsu’nun kişisel hikâyesi bu tarihsel fırtınanın merkezinde insani bir bağ kurmayı başarıyor.
Tıpkı selefi Ghost of Tsushima gibi, Ghost of Yotei de samuray kavramını yüceltmek yerine sorguluyor. Ezo’nun sisli dağlarında dolaşırken, oyuncu hem Japonya’nın unutulmuş halkının trajedisine hem de medeniyetin karanlık yüzüne tanık oluyor. Bu yönüyle oyun, sadece bir devam değil; Japon tarihinin bastırılmış hikâyelerini anlatan cesur bir yeniden doğuş niteliğinde.

