Dergimizin YİM’i Can’ın oyunlarda gördüğü her yemeği canının çekmesinden kaynaklanan geniş bir yemek repertuvarım olunca dedik ki bunu neden mecmuada köşe haline çevirmeyelim? (Sonra ben de dedim ki bu nefis tarifler neden yalnızca mecmuada kalsın, yavaş yavaş sitede de paylaşalım – Eser). Yalnızca Can’ın değil, herkesin bu nefis yemekleri tatmaya hakkı var sonuçta (Maalesef konutlara servis yapamıyoruz). Nereden başlasam derken geçen ayın kapağından aldığım ilhamla Persona 3’ten bir tarifle başlamaya karar verdim.
Malzemeler: Ekmek, Aigis
Tarif: Ekmeği tost makinesine (ya da tercih ederseniz Aigis’e) koyun. Sonra orada unutun, duman çıkmaya başladığında geri alın. İşte size Persona 3’ün meşhur yemeği “Burn my Bread”…
Durun bir dakika! Yemek tanımı bu türlü olmaz ki? Evvel hayat öykümü anlatmam ve bunu bir halde tarifle ilişkilendirmem gerekiyordu. Hayatımda yanmış ekmekle ilgili pek bir anı yok, ben 6 yaşından beri pasta börek yapıyorum. Onun yerine size bu ekmek yakma şakasının orijini olan “Burn my Dread” müziğinin linkini vereyim. Sahiden nefis müzik, tadına doyum olmuyor.
Nefis demişken… Siz sevgili okurlarımıza yanmış ekmek yedirmek içime sinmeyecek. Ortamızda şöyle hamarat bir Persona kullanıcısı yok mu? Shiiiinji! Neyse onun başı kalabalıkmış artık. O vakit öteki Persona’lara atlayalım…. Joookeer!
Metaverse’e geçiş efektiyle direkt Persona 5’e geçiveriyoruz. Zira Persona 5: Strikers gelip ortalığı yemeli içmeli seyahat programına döndürene kadarki en mide odaklı Persona oyunu bu olsa gerek. Çünkü biliyorsunuz, Joker kardeşimiz bir kafenin üst katında yaşıyor. Gün içinde efendi efendi okuluna gidip kes-sin-lik-le olaylara falan karışmazken akşamları da Metav… ehm yani kendisine göz kulak olan Sojiro ustasına yardım ediyor.
Eh… Yerler süpürüldü, bulaşıklar yıkandı, kahveler yapıldı. Sıra geldi Leblanc Café’nin meşhur köri tanımını öğrenmeye! Metaverse’de gezerken SP’mizi fulleyen bu nefis köriyle midelerimizi de fullemeye hazırsanız başlıyorum tarife. (Demek ki hayat öyküleri de tanımların içine bu türlü böyle sızıyor)
Malzemeler:
• 750gr tavuk but
• 2-3 patates
• 2 soğan (büyük)
• 2 havuç
• 2 diş sarımsak
• 1 yemek kaşığı rendelenmiş taze zencefil
• 1/2 elma
• Hazır Japon köri sosu (Bulamazsanız meskende kendiniz de yapabilirsiniz. Ben yapmıyorum zira tembellik. Onun tanımı için de şöyle buyurun.)
• 4 bardak tavuk suyu (ya da sıcak su ve tavuk bulyon)
• Soya sosu
Kafanıza nazaran ekstra:
1 yemek kaşığı Bal, Ketçap, Çikolata
Son olarak: Bol vakit. Yemeğin pişmesi uzun sürüyor. Yanına pilav ve Fukujinzuke isimli sıkıntı bulunur bir Japon turşusu hoş gidiyor. Bulursanız bana da bir kilo alın; bulamazsanız karışık turşu da sarfiyatlı bence. Ya da ben turşu sevdiğim için bana hoş geliyor, bilemiyorum.
Yapılışı:
Önce bütün gereçleri hazırlıyoruz. Soğanları ikiye kesip irice halkalar halinde doğrayın. İsteyen minik küp de yapabilir lakin gerek yok eriyor aslında. Sarımsak ve taze zencefili rendeleyin, bir arada dursunlar aslında birlikte atacağız. Sonra patatesleri küp küp, havuçları da halka halka kesin. Anime karakterinin ağzına sığacak boyutta olsunlar. Elmayı da rendeleyip bir kenara ayırdıktan sonra tavukları da kuşbaşı doğrayın.
Kapağı olan büyük bir tencerede biraz yağla soğanları pembeleşinceye kadar kavurun. Asla pembe olmayacaklardır alışılmış, zira olmuyorlar yani. Bilmiyorum bu pembeleşme işini kim nereden çıkardı. Soğanlar uygunca sarılaşıp biraz da karamelize oluncaya kadar kavurun. Sonra rendelenmiş sarımsak ve zencefili de ekleyip bir iki dakika karıştırın. Tavukları ekleyin, dışı uygunca beyazlayıncaya kadar pişirin. Ben bir tık fazla pişiriyorum azıcık dışı kızarınca daha lezzetli oluyor.
Bu süreç bitince tavuk suyunu ya da bulyonu içinde erittiğiniz sıcak suyu ekleyin. Elma, havuç ve patatesleri de içine atın. Soya sosu ve şayet tercih ederseniz bal yahut ketçabı da bu kademede ekleyebilirsiniz. Eklemezseniz de bir şey kaybetmezsiniz fakat kendinize nazaran ufak değişiklikler yapmak hoş olabiliyor. Çikolata en son ateşten almadan ekleniyor, oraya geleceğiz. (Ben bu tanımı birinci gördüğümde “Çikolata ne alaka?” demiştim lakin sonra “Ee iyiymiş” dedirtti; palavra yok)
Kapağı kapatın, bir 15 dakika patatesler ve havuçlar yumuşayıncaya kadar orta ateşte pişirin. Sonra açıp içine köri sosunu atıp yeterlice eriyene kadar karıştırın. Sos yoğunlaşıncaya kadar pişirin. Varsayımı 10 dakika sonra şayet isterseniz çikolatanızı da atın ve o da eriyince ateşten alın. Pilavın yanında servis edin ve nom nom nom!
Bu tanımdan bana nazaran 4-6 porsiyon çıkıyor, olağan insanlara nazaran 6 diyelim. Kalanını buzluğa atabilirsiniz, mikrodalgada ısıtınca da çok nefis oluyor zira. Sosu bir tık fazla yoğunlaşıyor lakin.
Sojiro usta da kimmiş, ben bunun daha düzgününü yaparım diyorsanız (Phantom Thief’lerden kart alırsınız muhtemelen) ya da farklı fikirlere açılmak isterseniz tanımı “Kare Raisu” diye de arayabilirsiniz. Şayet ismini unutursanız Curry Rice’ı Japon üzere okumayı deneyin!
